Haber

Kahramanmaraş’ta Özgür Özel: “46 İl Başkanıyla Kongre Salonuna Gireceğim, 81 İl Başkanıyla Çıkacağım”

CHP Kahramanmaraş İl Başkanlığı’nda konuşan CHP Küme Lideri ve Genel Lider Adayı Özgür Özel, “Cumhuriyet’in 100’üncü yıl dönümü kutlamaları ve gençlerin bu yüzyıla dair umutları üzerinden kasıtlı olarak sıkıcı bir şekilde ortaya çıkacak bir gücün, bu yüzyıla dair umutlarını gerçekleştirebileceğini görüyorum. büyük bir dalgaya dönüşürüz. Bu dalgayı yakalarız. Bu dalgayı yakalayıp partimizi onun üstüne çıkarırsak durum iyidir. Eğer başaramazsak büyük bir kırgınlığı yönetememekten endişe duymalıyız. Kırgınlık. Biz kongreyi yaptık, emin olun ben o kongre salonundan tek bir kırgınlığı, kırgınlığı kendim çıkarmayacağım. Biz kaybettik, biz partinin çocuklarıyız, biz onun askerleriyiz, her zaman olacağız “Birlikte çalışırız” . Kazanacağız gibi görünüyor ama çalışıyoruz. Kimseyi kaybetmiyoruz. Salona 46 ilin liderleriyle giriyorum, 81 ilin liderleriyle çıkıyorum” dedi.

CHP Grup Başkanı ve Başkan Adayı Özgür Özel, bu akşam CHP Kahramanmaraş İl Müdürlüğü’nü ziyaret etti. Burada konuşan Özel, şunları söyledi:

“CHP, BİREYLERİN TARTIŞMA YAPABİLECEĞİ VE ‘DAHA İYİ YÖNETECEĞİM’ MÜMKÜN DİYEBİLECEĞİ BİR PARTİDİR”

“CHP, Meclis’te lideriyle rekabet edebilen, birden fazla yarışta liderini seçebilen tek partidir. Elbette Adalet ve Kalkınma Partisi bunu imkansız görüyor, hatta bir milletvekili bile Meclis’te şunları söyledi:’ Liderle rekabet edebilecek bir parti var mı? Ama yapmazsanız parti olamazsınız.O zaman krallık olur, saltanat olur, emirlik olur, saltanat olur.Hükümdar olmak kan bağına,soy bağına dayanır ama seçimle ve demokrasiyle olursa , buna demokrasi diyorlar. Milliyetçi Hareket Partisi’ni kurmaya çalıştılar, ondan bir parti çıktı. İhraç ettiler. Hepsini YETER Partide henüz çoklu bir yarış olmadı. Halkların Demokratik Partisi, şimdiki adı HEDEP , belirlenen eşbaşkanlarıyla birlikte kongre salonuna girerler.CHP, bireylerin argümanlarını ortaya koyabilecekleri, grup ve kümelerin tartışabileceği, ‘Ben daha iyi yönetirim’ demenin mümkün olduğu bir yerdir.Ayrıcalıklı bir partidir. O zaman Türkiye’de parlamenter demokrasinin veya siyasi partilerin etkili olduğu bir rejimin veya düzenin olduğunu savunamazsınız. Siyasi parti lideri bir şekilde gelip gitmezse veya ayrılışı sağlanamazsa. tartışılırsa bu asla gerçekleşmeyecek.

“BAŞARISIZLIĞIN TAMAMEN BAŞKANA YÜKLENMEMİŞTİR AMA BAŞKANIN SORUMLULUĞUNU ORTADAN KALDIRMAZ”

Cumhuriyetimizin 100. yılındayız. Bütün boşunalıklarını bize unutturmaya yönelik tüm çabalarına rağmen, Cumhuriyetin kıymetini, Cumhuriyeti Cumhuriyet yapan değerleri biliyoruz ve bu süreçte partimizin yüzüncü yılını geride bıraktık ama CHP’nin 100. yıl dönümünü geride bıraktık. Cumhuriyet, yönetecek ekiplere, yönetecek genel lidere, yönetim tarzına ve gelecekteki politika yapısına duyulan ihtiyaçla işaretlenmiştir. Şeklinin tartışılıyor olması son derece kıymetli ve değerlidir. Çünkü Cumhuriyetin 100. yılında seçim yaşadık. Hepimiz bunun en önemli seçim olduğuna inandık ve ikna olduk. Cumhuriyetin kurucu takımlarına, kurucularına düşman olanların, kahramanlık gösterenlerin Cumhuriyetin 100. yılında hiçbir zaman iktidarda kalmamalarını kabul etmedik. Bunun için çalıştık. Bunun sonunda eğer bunu başaramazsak tabii ki oturup düşünmemiz, tartışmamız lazım. Özeleştirimizi yapıp bu durumun bir daha yaşanmaması için Cumhuriyetin 100. yılında cesur, kararlı ve büyük bir adım atmalıyız. Bu adım asla sadakatsizliği içermez. Bu adım tüm suçu genel lidere yüklemez ancak genel liderin sorumluluğunu da ortadan kaldırmaz. Bu adım tüm suçu takımlara yüklemez ama takımların A’dan Z’ye değişmesi gerektiği gerçeğini de ortadan kaldırmaz.

“SEÇİMDEN SONRA HİÇBİR ŞEY OLMAMIŞ GİBİ DAVRANMANIN PARTİYE VE GENEL BAŞKANA ZARAR VERECEĞİNİ BÜYÜK BİR Samimiyetle Açıkladım”

14 ve 28 Mayıs seçimleri sonrasında tam bir özeleştiriyi, bir kongre sürecini, hiçbirimizin sorumluluk almaması gerektiğini söyleyen ve savunan biriyim. Genel merkezimizdeki bir grup arkadaşımız ilk günlerde Genel Başkanın mutlaka devam etmesi gerektiğini, kendilerinin de devam etmesi gerektiğini, toplumda bize karşı herhangi bir kırgınlığın, kırgınlığın olmadığını, bizim durumu abarttığımızı söyledi. Onlara yas evini, yas evinde ilk üç gün sessizliğin, 7 güne kadar sessizliğin, 40’ıncı yaş gününe kadar bir daha konuşmamanın sorumluluğu ortadan kaldırmadığını, eğer bunu yapmazsak gerekeni yapacağımı anlattım. Bizden, özellikle de gençlerden beklenen, toplumda öfke oluşmasına, hiçbir şey olmamış gibi davranmanın partiye ve Genel Başkana zarar vermesidir. Bunun idari kadroya da zarar vereceğini büyük bir samimiyetle anlattım.

“BİZ DE SAĞDAN GELEN DANIŞMANIN TAVSİYESİNİ ALDIK VE UYGULADIK AMA BİR FAYDA ALAMADIK”

‘Değişim olacak mı ama yaşlılarda mı olacak?’ diye soruluyor. Vallahi daha önceki dönemlerdeki arkadaşlarımızın önemli bir kısmı Genel Başkanımızın yanında, bir kısmı da burada, ama bir fark var. O taraftaki arkadaşlar ‘Genel Lider devam ediyor, biz devam ediyoruz’ diyor. İsimleri biliyorsun, oradalar. Bizim tarafımızdakiler, ‘Değişim bizden başlayacak, biz görev talep etmiyoruz’ diyor. Burada yeni yüzler göreceğiniz, mevcutların ise fedakarlık yapacağı bir süreç var. Elbette gruba yeni yüzler, gençler ya da çok iyi yabancı siyasetçiler, CHP’li milli savunma uzmanları katacağız. Bir elin parmaklarından biraz daha büyüktür. Genç arkadaşlarımızı katacağız, kümeden katacağız, mevcut Parti Meclisinin gençlerini işe alacağız ama bizim ana teşkilatımıza baktığımızda kendisini Parti Meclisinde ve idari kademelerde görmesi lazım. Cumhuriyet Halk Partisi’nin bu kadar geniş bir coğrafyada Parti Meclisi’nde bu kadar temsilsiz kalması kabul edilemez. AK Parti’de olur, sağ partilerde olur. Ayrıca padişah fermanı geleneğine de sahiptirler. Yukarıdaki kararı veriyorlar, fermanı yazıp gönderiyorlar. Sol partilerde bu olmuyor. Ülkemizde tartışma mahallede, kahvehanede, parti binasında yapılır, ilçede olgunlaşır, gelir ilde şekillenir, Parti Meclisine bildirilir ve bu şekilde siyaset, propaganda yapılır. ve kararlar kurulur, söz bu şekilde kurulur, eğer bu şekilde başarılı olabiliriz. Biz tam tersini denedik. Partinin en kritik pozisyonlarına sağdan kadrolar, sağdan danışmanlar, sağdan adamlar yerleştirdik, danışmanlardan da tavsiye aldık, uyguladık ama hiçbir faydasını görmedik.

“ÖRGÜT, KAZANAN BİR İTTİFAK SÖYLEYEREK TOPLAMDA YÜZDE 25’İ ALDIĞI İÇİN UZUN SÜRE KAYBETTİĞİN ÜZGÜNÜNDEN KURTULAMADI”

Toplam muhalefet, Ekmeleddin İhsanoğlu adaylığı: 48, iktidar: 52. Referandumda ‘Hayır’: 48, ‘Evet’: 52. Yerel seçimler, İl Genel Meclisi oyu, muhalefet: 48, hükümet: 52. 2018 baskın seçim; Muharrem İnce aday, muhalefetin tamamı: 48, iktidar: 52. Bu seçimde muhalefet: 48, hükümet: 52. Bu denklemi değiştiremeyiz ve her dört kişiden birinin oyu alıyoruz. Eğer bunlar olmasaydı rejim değişirdi. Ama üçünü de alamıyoruz. ‘Başımızın üstünde cam tavan var, bu parti yüzde 25’i geçemez, ittifak kuralım.’ Adil, mantıklı ve doğru ittifaklar kuralım. Yapalım ama maç yapacaksak önceden teraziye çıkıp kendimizi tartalım. Kantarda kimin kaç kilo olduğuna göre paylaşalım. Bunu bir yıl önce söylediğimde,

‘İttifakın iç hukukunu yazmamız lazım’ dedi ama yazılmadı. Ve son gün bu müzakereye dayalı paylaşım CHP’yi kızdırdı, yüreklerini acıttı ve partimizin oyu yüzde 30 civarında görünürken bu örgüt toplamda yüzde 25 kaybetmenin ve almanın üzüntüsünü üzerinden atamadı. ‘Kazanacak bir ittifak’.

“SİYASET YERELDE YAPILACAK”

Bu pozisyon belgesinde; Sorunlar var, partinin durumu nedir, Türkiye’nin durumu nedir, Türkiye’de ne yapabiliriz, tüzüğümüze koyarsak daha demokratik bir mevzuat ne olur? Ayrıca dünyayı doğru yerden okuyan bulgular da var. Ama burada en önemli şey işin merkezindeki organizasyondur. Çünkü sağ örgütler gücünü cumhurbaşkanından alırken, sol örgütler gücünü tabandan alıyor. Buradan beslenmeyen bir yapının zirvede başarılı olma ihtimali yoktur. Biz çoğunlukla kazanıyoruz, onlar teknikle kazanıyor. Onlar bir adam, biz ise birçok adamız. Ne kadar çok olursak, ne kadar çok kadın, ne kadar çok erkek olursak, o kadar çok insan sahada birlikte oluruz ve bir fikir birliğine, telaffuz birliğine sahip oluruz, o kadar kazanacağız. Burada söylüyorum. Artık Gaziantep’te, Urfa’da, Adıyaman’da, Kahramanmaraş’ta. Bir karar verilecekse organizasyon bunu yapacak kardeşim. Örgüt aynı zamanda milletvekillerinin sıralamasına da karar verecek. Organizasyon ayrıca Kent Konseyi sıralamasına da karar verecek. Burada ittifak mı yapılacak? İlçe ise önce ilçe başkanı konuşacak, sonra il başkanı gelecek. İl başkanı Ankara’ya gelecek. ‘Bu ilçede bu olur, bu ilçede bu olur, buraya tek yönlü girsek olur, burada şöyle yaparsak olur’ diyecek. Siyaset yerelde yapılacak. Ankara’dan belirlenip aşağıya doğru empoze edilmeyecek. Artık genel lider artık delege sistemiyle seçilmeyecek. Tüm üyelerin önüne sandık konulacak, karar verilecek ve genel lideri üyelerimiz belirleyecek.

“DAMARINDA PARTİYİ VE ATATÜRK SEVGİSİ OLAN DELEGE NE GEREKİRSE YAPACAKTIR”

Şah damarında parti ve Atatürk sevgisi taşıyan delege, seçimde ne yapması gerekiyorsa onu yapacaktır. Kulağına üflediğini değil, kulağıyla duyduğunu yapar. Bir delege kongreye gitmeden önce ne yapar? Berberin ücreti düğün evinin masrafı kadardır. Berber yan taraftan tıraş olur. ‘Abi eğer bir değişiklik olmazsa işimiz zor olacak’ mı dedi? Temsilcimiz berberde duyduklarını yapıyor mu? Kulağına üfleneni yapar mı? Temsilcimiz asansöre çıktı. Üst katta 20 yaşında bir kız, ‘Bu sefer oy verdim ama bir daha oy vermeyeceğim’ dedi. ‘Yurt dışına çıkacağım’ derse delege kendisine söyleneni yapıyor mu? O kızdan duyduğunu yapıyor mu? Bu partinin örgütlerini maddi ve manevi olarak yalnız ve zayıf bırakmaya hakkı yoktur. Bu partinin maddi ve manevi olarak örgütlerinin arkasında durması gerekiyor. Bundan sonraki süreç artık CHP’nin yeniden yapılanma sürecidir.

“46 İL BAŞKANIYLA KONGRE SALONUNA GİRİYORUM, 81 İL BAŞKANIYLA ÇIKIYORUM”

CHP’li bir çocuk olarak ‘Fedakarlık’ dedik, ‘Sorumluluk sende’ dediler, sorumluluğu üstlendik. Bundan sonraki dönemde de var gücümüzle çalışacağız, hep birlikte çalışacağız. Bu partiyi, bu örgütü diriltmek için var gücümüzle çalışacağız. Bu yolun büyük bir dalgaya, 100.yılda ortaya çıkacak bir güce, kaybetmememiz gereken beklenen seçime, kazanmamız gereken bir seçime, Cumhuriyetin 100.yılının kasten sıkıcı kutlamalarına dönüşebileceğini görüyorum. ve gençlerin bu yüzyıldaki umutları. Bu dalgayı yakalamak zorundayız. Bu dalgayı yakalayıp partimizi bunun üzerine çıkarırsak durum iyi. Eğer bunu yapamıyorsak, hepimiz büyük kırgınlıkları ve kırgınlıkları yönetememekten endişe duymalıyız. Biz kongreyi yaptık, emin olun ki o kongre salonundan tek bir kırgınlık, kırgınlık çıkarmayacağım. Kaybettik, partinin evladıyız, askeriz, hep birlikte çalışırız. Kazanacağız gibi görünüyor ama çalışacağız. Kimseyi kaybetmiyoruz. “46 ilin liderleriyle salona giriyorum, 81 ilin liderleriyle çıkıyorum.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu